Cumartesi, Aralık 30, 2006

Nasıl Başlarsa...

Nasıl başlarsa öyle falan gitmez. Uydurmayın!..
Bu yeni yıl zamanları pek çok kimsede görürüm. Yıla öyle bir girmelidir ki girdiği an onun en şanslı, en güzel, en... , en... , en... anı almalıdır. Salaklık.

2006 yılı yaşanana kadar hep böyle düşündüm. Gerçi halen öyle düşünüyorum... Ama o 2006'ın ilk anları var ya ne yazık ki bütün bir yılın habercisi oldu :( Ama yine de kimse inandıramaz beni batıla...
Mutlu yıllar. İyi bayramlar.

Çarşamba, Aralık 20, 2006

Pozitif PC nerede?

İş güç yüzünden nadiren kafamı kaldırıp bakabiliyorum pek çok şeye. Geçen gün bir baktım PozitifPC hata mesajları veriyor. Neyse geçicidir diye düşündüm ertesi gün kontrol ettim, yine aynı... Üstünden biraz zaman geçince tekrar aklıma geldi; bu sefer de "This Account Has Been Suspended" diye servis sağlayıcının siteyi yayınlamaktan vazgeçtiğini anlatan bir yazı... Neler oluyor? Yoksa bu sefer PozitifPC gerçekten gitti mi?

Pazartesi, Aralık 18, 2006

2007 Pardus ile başlıyor!

Pardus'un resmi sitesi yenilenmiş. Hatta üstündeki yoğun meraklı trafiğinden olsa gerek siteye girmekte zorlanıyorum. Kurulan CD'nin ikinci kararlı sürümü olan Pardus 2007 (yani sürüm 1.1) bugün (18 Aralık 2006) yayınlanıyor. Kısacık bir pisi komutu ile (pisi up) yükseltmek de mümkün... Ama Trabzon'da benden CD isteyecek onca kişiyi düşünürsem bir an önce hem Kurulan hem de Çalışan CD'nin en son hallerini indirmem gerek!

Kısaca bu: Benden her an Pardus isteyebilirsiniz demek olacak :)

Salı, Aralık 12, 2006

Gerçekten iyi bir iş olabilir ama...

Gerçekten iyi bir fikir ve kararlı çalışma birleşince iyi bir iş çıkacağına inanılır. Öyle de olur zaten ancak her nitelikli iş süreklilik sağlayabilecek fırsatı bulur mu orası kesin değil. Lafı fazla yuvarlamadan konuyu yakın zamanda kaybettiğimiz yerli bir özgür yazılım projesine bağlamalı: Turkix'e...

Özgür yazılım projeleri çok küçük ekiplerle yürümeye terk edilebilecek kadar gereksiz değiller. Hele hele ortada yerel olarak önemli bir çalışma varsa bu akla sığmaz bir fikir olur. Elbet güçlü bir gruba ihtiyaç vardır ve kurucular sayı olarak genellikle yeterli değillerdir.

Ayrıca ilk geliştiricilerin bir özgür yazılım çalışması ortaya çıkarabilecek cesaret ve yetenekte olduğu düşünülürse yine bu kişilerin akademik ve ticari alanda da çok yüksek başarılara imza atabilecekleri hatta çoğu zaman buna mecbur oldukları gerçeği vardır. Kısacası herşeyi kurucudan beklemek armut piş ağzıma düş demekten öteye gidememektir.

Turkix projesinin bize kattıklarını bir kenara bırakın, katamayacaklarını hayal edin. Proje için tek bir çeviri yada en ufak bir tanıtım dahi yapmamış olduğum için kendimi affetmiyorum.

Pazartesi, Aralık 11, 2006

Karma karışık Web, 2.0 olamaz derler!

Frappr gibi bir site neden karma karışık olmak zorunda. Tabi ki uğraşınca çözülemeyecek bir yanı yok. Hatta ilk kayıt yeterince kolay. Peki ya sonrası? Bilen için çok kolay bir MyFrappr sayfası var ama böylesi karmakarış bir hale getirmek için uğraşmalarına hiç gerek yoktu. Zaten kimsenin fazla bir isteği de yok. Tıpkı kurucularının da umduğu gibi, harita tabanlı bir topluluktur, o siteden ziyaretçinin beklediği. Daha kısa sürede alışılabilir bir hale gelmediği sürece ikinci sürüm Web'in bir temsilcisi olabileceğini düşünmüyorum.

Birileri bu işi daha az berbat yapmaya kalkarsa neler olur neler...

Pazar, Aralık 03, 2006

İnternetsiz Yaşamak

Bir varmış bir yokmuş. İnternet birden yok olmuş.

Çarşamba, Kasım 29, 2006

Özgürlüğün Anlamı

Özgürlük ne ola ki? Linux Gezegeni'nde Murat HAZER'in yazısı ile fark ettim. Etkileyici bir özet niteliğindeki bu animasyonu kaçırmayın.

Pazar, Kasım 26, 2006

Çok olmuş

Çok olmuş yazmayalı. Sınavlar girmiş araya. Sonra habire unutulmuş yazmak. Yoksa ihtiyaç mı olmamış? Ya da öyle şeyler olmuş ki yazmaya gücü yetmemiş insanın. Bu kısacık sürede gerçekten çok şey değişmiş.

Aynı kalmadığına şükretmek gerek aslında. Tabi her zaman olmaz böyle, unutmamak gerek.

Kısacası şimdi de yazamıyorum. Yazacak birşey olmadığından değil, benim anlatacak sözcük bulamamamdan... Çook çalışmak gerek çok. Yada en azından çalışmak gerek.

Cuma, Kasım 10, 2006

Halen 10 Kasım

Bugün 9'a 10 kala gibi evden çıkmam gerekti. Geçen yıllarda genellikle bu saatlerde evde televizyon karşısında olurdum. Haliyle 15 dakika sonra yaşanacak bir dakikalık hayatın donuşuna hazırlıklı, sadece bekliyordum.

Ne oldu? Dolmuştaki ambülans geliyor sananlara saati hatırlatmaktan fazlasına gerek olmadı. (Hiçbir) Araba durmadı kimse sinirlenince köklediği kornasına basmaya tenezzül etmedi. Hatta "ee 9'u 5 geçiyorsa ne olmuş" gibi cevap verenler oldu... Yok yok aslında arkadan hızla ambülans geliyordu!

22 Eylül'e dönelim. KTÜ'nün açılışı yapılıyor. Zaten geç kaldığı için tören alanına koşuşturan ben ve okulun kimi öğretim üyeleri, İstiklal Marşı duyulduğu gibi oldukları yerde çakılı kalıyorlar. Arkadan da bir kaç genç (genç falan değil yıldın herifler) sohbet istiflerini bozmadan hafif neşeli (hatta bence çakırkeyf) hiç bir şey olmamışçasına (bizim gibi) onca heykelimsi komik insanın yanından geçiiip gidiyor.

Utanıyorum...

Perşembe, Kasım 09, 2006

fazlası...

Gereğinden fazlasnı bilmek ister misiniz? Kulağa hoş geliyor. Hep daha fazlası, hep da iyi. Çok korkutucu örneklere gerek yok. Bildiğinizin kimse farkında olmayacaksa bile, gereğinden fazlasına sahip olmak rahatsız edici olabilir mi? Utanılacak bir yönü olmayacak, sadece bileceksiniz, hatta bildiğiniz o kadar alelade olacak ki aklınıza geldiği gibi bir kenara atacaksınız. Ama hiç unutmayacaksınız...

Pazartesi, Kasım 06, 2006

Ecevit


Tıpkı ölüm yıldönümü yakın önderini olduğu gibi, halen onu da tanıyabildiğini zannetmeyen biri olarak söyleyecek söz bulamıyorum. Öğrenecek çok şey var.

Şüphesiz ki ardından ağlayan bırakabilmek kadar zor şey yok.

Allah rahmet eylesin!..

(Fotoğrafı edindiğim kaynak burada.)

İnternet faşizmi istemiyoruz

"Ülkemizde internet sektöründe faaliyet gösteren internet servisi sağlayıcılar, uygulama ve şebeke sağlayıcılar, özellikle de 3G denilen mobil cep telefonları üreticileri ile birlikte kamunun desteği ile bir çatı altında toplanılacak. Teknik olarak çocuk pornosu ve benzeri ahlaki olmayan görüntüler kontrol altına alınacaktır. Oluşturulacak bu merkez, internet sektöründe arama motorları olan Altavista, Netscape, Google ve benzeri firmaların yetkilileri ile ve ülkemizdeki internet yazılım firmalarıyla görüşmeler yapacak. Özelllikle internet servis sunucuları ve şebeke sunucuların kullandıkları sistem ve şebekelerde ’perdeleme ve antivirüs’ uygulanacak. Hem merkezin hem de en uçtaki kullanıcıların, teknik olarak kontrol altına alınması sağlanacak." ( Kaynak: AKP Milletvekili Gülseren Topuz )
Duyunca dehşete düştüğüm yasa tasarısı ile ilgili fazlamesai.net yorumlarını burada bulabilirsiniz. Aşağıya eklediğim PozitifPC'den gelmiş ilgili ileti herşeyi özetliyor.
AKP Internet'i sansür altına almak için harekete geçti. AKP Milletvekili Gülseren Topuz, "çocuk pornosu" bahanesi ile, Internet'i sansür altına alacak bir altyapı kurulması için yasa önerisi verdi.

Pozitif PC, Internet kullanıcıları bilinçlendirmek ve yasanın çıkmasına engel olmak için bir kampanya başlatmış bulunuyor:"Internet faşizmi istemiyoruz".

Tepkilerinizi, http://www.pozitifpc.com/internet adresinde dile getirebilirsiniz. Pozitif PC, gelen tepkilerini bağlantı kurabildiği milletvekillerine aktararak yasanın geçmesini engellemeye çalışacaktır. ( Kaynak: PozitifPC )

Pazar, Kasım 05, 2006

Karadeniz Gizemi - 1 için Uzungöl'deydik.

Daha önce de yazdığım gibi Karadeniz Gizemi projesinin ilk gezisi bugüne ertelenmişti. Bu sefer yağmura (hatta kara) rağmen gittik. Yılın ilk karı ile Uzungöl'de karşılaştık. Bize eşlik eden profesyoneller sayesinde hava şartlarına uyum sağlayacak şekilde rota değişiklikleri de oldu ki sonuçta bir kaç rotayı es geçmemiz gerekti. Özellikle sık sık bölümde gördüğüm ama bir türlü tanıma fırsatı bulamadığım Kamil Hoca'nın bizimle olması tek başına yeterdi de artardı da.

Rize Üniversitesi'nden arkadaşların katılması ile daha da kalabalık olduk demek isterdim ama sanırım benim katılmamla onlar daha kalabalık oldular tabiri daha yerinde olur. Bizden katılan tek kişiydim.

Bilişimtrak Comtech 2006

Trabzon'da katılma fırsatı bulduğum bir bilişim fuarı daha oldu; Comtech 2006. Daha önce de bir iki tanesine gitmiştim.

Koca fuar sanki taşınabilir bilgisayar üreticilerinin ellerinde kalan 32bit ürünleri bitirmek üzere tasarladığı bir akşam pazarı gibi. O kadar bilgisayar arasından sadece bir tane (o da eski model bir Celeron M) bilgisayarın Windows'suz satın alınabileceğini öğrendim.

Aslında birşeyler bulamayan tek ben değildim. Doğru dürüst göz atılacak katalog bile yoktu hiç bir stantlarda. İlgi duymadığım ürünlerin olduğu fuarlardan elim bir çanta dolusu katalogla çıktığımı bilirim acaba şimdi niye elimde tek kağıt parçası olmadan döndüm? Sanırım tasarruf zamanı :)

Birisi ayrıntılı bilgi alabileceğim internet sitelerinden bahsedince, hatalı not almamak için yazılı olarak görmek istedim. Okuyabileceğim bir afiş yoktu. Kart yada katalogdan bahsetmeye gerek yok herhalde...

Cumartesi, Kasım 04, 2006

Bir sefil daha: Novell

Erkan Tekman'ın yazısını görünce tüylerim diken diken oldu. Oysa zamanında SuSE Novell'e geçince heyecanlandığımı hatırlıyorum. Meğer hayatımdan bir Linux dağıtımını silmenin ötesinde bir şey değilmiş. Bugün Novell'in resmi sitesinde Steve Ballmer'in sözleri yer alıyor.

Microsoft'u severim ama sadece benim dünyama bulaşmadığı sürece!

Sefil

Google'da sefil anlamına gelen İngilizce sözcük olan 'miserable'yi arayınca bu dünyalı ile karşılaşıyoruz. Bunu epey zaman önce bir gazete haberinde görmüştüm. Kontrol ettim halen öyle.

Katkı olsun diye bende miserable yazdımımda o yaratığın sayfasına bağlantı vereceğim ki yeri değişmesin. Çünkü Google bir siteye bağlantı verirken kulandığınız kelimeyi önemsiyor. Benim gibi pek çok kişi miserable sözcüğünü yazığında bu sayfaya başlantı vermiş ki aramada ilk sırada o çıkıyor. Google'ın dikkate aldığı tek ölçüt olmasa da önemlilerinden birinin bu olduğunu biliyoruz.

Ben bundan sonra sefil yazdığım zamanlarda da bu sayfaya bağlantı vermeye karar verdim. Bakın yazıyorum; sefil, sefil, sefil, sefil :)

Tabi unutmamak gerek; seçim olur değişir bu adam. Oturur belki kolduğuna bir başka melek. Notumuzu ekleyelim; bugünlerde bu sayfada George W. Bush'dan bahsediliyor.

Perşembe, Kasım 02, 2006

İlkokul çocukları 'bile' daha fazlasına layık.

"Tahtını, rahatını düşünen padişah, yenilen düşmanla birlikte yurdumuzdan kaçtı. İmzalanan Lozan Antlaşması'yla yeni bir devlet doğdu. Bu doğan devletin yönetim biçimi henüz belirlenmemişti... Atatürk düşmanın ülkeden atılıp sınırlarımızın belirlenmesinden sonra çoktan beri tasarladığı Cumhuriyet'in ilanı üzerine hazırlıklar yapmaya başladı. 28 Ekim 1923 akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya'da yemeğe çağırdı. Onlara, 'Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz,' dedi... Cumhuriyet'in ilanı yurtta sevinç ve coşku ile karşılandı."
İlkokul çocukları 'bile' daha fazlasına layık.
(Kaynak:
Google'da Cumhuriyet Bayramı )
Tırnak içindeki kısmı hatırladınız mı? Hatırlasanız da hatırlamasanız da Gündüz Vassaf'ın yazısına göz atmanızı tavsiye ederim.

Cumartesi, Ekim 28, 2006

Uzungöl Gezisi Ertelendi

Yarın gerçekleştirilmesi planlanmış Karadeniz Gizemi 1 - Uzungöl gezisi, bugün öğrendiğime göre kötü hava koşulları sebebiyle ertelenmiş. Eğer bir aksilik olmazsa gezi 5 Kasım günü yapılacakmış.

Böylece bayram tatili sonrası Trabzon ve Rize'ye dönmekte acele edemeyecekleri için katılamayacak arkadaşlara da gün doğmuş oldu. Benden söylemesi: Bu sıradan bir Uzungöl gezisi değil!

Ayrıntılı bilgi KaradenizGizemi.com'da...

Cuma, Ekim 27, 2006

R

Karar verilmiştir. Müstakbel bir sistematikçi olduğum düşünülürse daha fazla gecikmeden R Projesi'ni ilgi alanlarım arasına almanın sırasıdır.

Bugün çok önemsediğim birinden, SPSS kullanmam gerektiğine dair tavsiye aldım. Demek ki SPSS ile çalışma fırsatı da bulacağım. Zaten şimdilik ilgilendiklerim çok basit şeyler. Umarım vakit bulur ve R Projesi'ne planladığım önemi veririm. Allah bilir, kaç yıl sonra ilk sonuçlar çıkar?

Aslında çok önemli değil R'ye ilgi duymam. Bugün onunla ortak bir başlangıç tarihi ve konusu olan, çok fazla şey söyleyemeyeceğim, benim için çok önemli bir olayın ilk günü... Tıpkı 2 Aralık 2005 gibi. Burada ufak bir kaydı olsun istedim.

Düzeltme: Bu yazıyı yazarken ertesi güne geçmişiz... Bugün derken 26 Ekim'i kastediyorum...

Çarşamba, Ekim 25, 2006

Sınav

Sınav filmini bugün kardeşimle izleme fırsatı buldum. Yakın zamanda sınav atlatmış kişiler olarak fazlasıyla beğendik. Hatta DVD'sini alırız diye listemizin en başına ekledik. Erken zamanda çıkmasını bekliyoruz. Halen gösterimdeyken bir an önce tüm velilerin izlemesini tavsiye de ederiz.

Filmden basetmeye gerek yok. Kopyacı bir kaç çocuğun kırdığı cevizler diye söylentiler var. Ama böylesi sınavların pek çok kez konu mankeni olmuş biri olarak büyük bir ukalalık yapıp "çalınan sadece sorular değil başka bir şey..." diyebilirim. Söyleyebileceğim tarafsız tek cümle "Kaçırmayın." olabilir.

Salı, Ekim 24, 2006

Firefox 2.0 Çıktı

Fazlamesai'deki habere göre Firefox 2.0 çıkmış. Ancak tüm dünyaya yansılanmadığı için resmi sitelerde henüz gözükmüyor. İndirmek için FTP'lerini kullanabilirsiniz. Ben de şimdi deneme imkanı bulduğum için üstüne çok fazla bir şey söyleyemiyorum.

Pazartesi, Ekim 23, 2006

PozitifPC'yi Destekleyenler :)

Sanırım 2-3 haftadır, yoğunluğumdan dolayı, PozirifPC'ye uğrayamıyordum. Şu aralar forumuna işim düştü ve çok fazla kullanamadığım yeni haline topluca göz atma fırsatı buldum. Destekleyenler sayfasına baktığımda bir de ne göreyim. Tam da 7.sırada benim bloğum. Gözlerim yaşardı açıkçası. Hem de 7.sırada olabilmek benim için ayrı bir onur. (Bilen bilir 6 yada 5 olmasından daha önemli benim için...)

Yeni halini geliştirirken Joomla 1.5 Beta kullanmışlar ve yine ellerindekini kendilerine saklamanın ötesine geçip, gerçekleştirdikleri yerelleştirmeyi bizimle paylaşmışlar. Joomla'nın yeni sürümü Türkçe dil desteği ile elimizin altında oluvermiş.

Tam olarak benzeşmeseler de bir diğer Fazlamesai.net sayıyorum PozitifPC'yi...

Perşembe, Ekim 19, 2006

HP Hakkında Birşey

Daha önce Cihan'dan da duymuştum HP'nin servisi hakkında kötü şeyler. Şimdi Acemi Blogcu'dan bu haber ve kaynağı cisday, HP'den alışveriş yapmadan önce kesinlikle okumanız gereken yerler.

...bilgisayarlarda üreticiden kaynaklı hatalar olağandır ve bu durum markalardan ve modellerden bağımsızdır. Bilişim teknolojileri söz konusu olduğunda ise bir markayı güvenilir yapan en önemli unsur böyle bir durumla karşılaştığı anda sergilediği tutumudur. (Kaynak: Acemi Blogcu)

Pazar, Ekim 15, 2006

2. Moleküler Biyoteknoloji Bahar Okulu

Görünen o ki ilkinden çektiğimizden akıllanmamışız, şimdi bir de ikincisini yaparız diyoruz. Yeni arkadaşlar da eklendi gruba ve tarih bile belirlendi sayılır. Mayıs ayının son haftası demek yanlış olmaz ama henüz kesin bir şey yok.

Herkesin eski işini yaptığını ve bunun yanında da bir kaç ince ayarın eklendiğini söylesem iyi bir tarif yapmış olurum sanırım. Özellikle bu sefer daha az işe burnumu sokacağım düşünülürse en sevindiricinin de bu olduğunu söylemek gerek. Zaman bol daha ne isterim.

Yani işin özü bu yıl da lisans düzeyindeki en iyi bilim kongresinin Trabzon'da yapılacağı anlamına geliyor. Mayıs sonunda KTÜ'de görüşürüz...

Çok yakında eskisi gibi katılımcıların bilgi havuzu olma görevini tekrar üstlenecek internet sitesine uğramayı unutmayın.

Cumartesi, Ekim 14, 2006

Karadeniz Gizemi

Karadeniz'in Gizemi Türkiye Biyologlar Derneği Trabzon Şubesinin geliştirdiği, Karadeniz Bölgesinin biyocoğrafik yapısının tanınmasını amaçlayan eğitim ve gezi projesidir. [ Alıntı: www.karadenizgizemi.com ]
Karadeniz'in Gizemi elimden geldiğince ilgilendiğim bir proje. Çok büyük olasılıkla gezilerine de katılacağım. Sadece belirli lisans dallarına hitap eden bir gezi programı ve temel amaç aslında eğenmek değil, bölgenin biyoçeşitliliği üsttüne var olan cehaletimizi azaltmak.

En sevdiğim özelliği bu sıradışı yörelere sadece piknik olsun diye gidilmemesi. Bir aksilik çıkmazsa ilgilenen herkesle 29 Ekim günü Uzungöl'de görüşmek dileğiyle.

Perşembe, Ekim 12, 2006

PozitifPC yenilenmiş.

Bir süre giremedim, bakamadım ve yeni fark ettim ki nitelikli e-dergi PozitifPC yeni hali ile yayında. Henüz çalışmanın devam ettiği ortada, ama artık her yeni içerik için bir ay beklemek zorunda kalmamak güzel.

Pazartesi, Ekim 09, 2006

Dünya Ticaret Merkezi

Terör sözü edilmeyen tek 11 Eylül filmi; Dünya Ticaret Merkezi.

11 Eylül'deki olanlar insani boyutu ile ele alınmış. Daha önce hiç enkaz altında olabilecekleri uzunca düşünmemiş biri olarak izlediğime değmiş bir film olduğunu söylemeliyim. Konu terörden uzak işlenince enkaz altında sıkışmış polis memurunun hatırlattığı gibi; aslında bir bir çeşit 17 Ağustos. Yine ölen de öldüren de insan.

Ekolojik tanımlara yeni birini eklemeli, kendi türünden olanları tür içi rekabet dışı sebeplerden öldürmeye de özel bir ad konmalı. İşte insanın diğer türlerden bir farkı daha...

Bu günün son gün olmadığını kimse söyleyemez. Arık kimseye yarın için söz vermesem iyi olacak.

Pazar, Ekim 08, 2006

internet

Sanırım bir haftadan fazla internetsiz kaldım. Bu arada posta kutum şişti. Birkaç önemli iş gecikti. Pardus 1.1 Alpha 3'ü çıktığı gibi duyamadım. Hatta okunmamış onca blog girdisi çıktı karşıma. Bu yığın ile baş etmek ise sanırım sadece birkaç saatimi aldı.

Haber almak dahil hemen her iletişim işi için (hatta mümkün oduğunca telefonumu da kapalı tutarak) bilgisayar kullanıyorum. Böyle olunca internetsiz kaldığım zamanların bende stres yapması gerekir diye düşünürüm. Ancak geçtiğimiz Temmuz ve Ağustos aylarını da internetsiz ve rahatça geçirebildiğimi düşünürsek, artık yavaş yavaş bağamlılık noktasından uzaklaştığımı söyleyebilirim. Ayrıca bir haftanın yükünü kısa sürede tüketebildiğimi hatırlayınca yoksa bağlantımın sorunsuz olduğu zamanlarda zamanımın çoğu boşa mı gidiyor diye düşünmeye başladım.

Bu fikri interneti gerektiği gibi kullanamadığımı düşünecek şekilde değiştirebilirim de. İnterneti etkili olarak kullanabilmek ne demek? Rafta duran ansiklopedi gibi sadece gerekirse göz atmak mı, yoksa televizyon ve telefon gibi zaman öldürücüleri yok etmeme yarayacak bir araç saymak mı?

Çarşamba, Eylül 27, 2006

RSS ve Bizim Okul

Dün hayal aleminde gezinirken bölüm sekreterliğinin bloglayarak RSS yayını yapmasını bile aklıma getirecek kadar acayip fikirler üretebilmiştim. Bugün herhalde buna cevap vermek üzere tasarlanmış bir derse girdim; Enformatik Bölümü tarafından sunulan Temel Bilgisayar dersine. Burada bulacağınız internet sayfası ile bırakın RSS yayınını xHTML standartlarına gösterdiği üstün ilgiyle söze gerek bırakmayan KTÜ bilişim sistemleri sorumlusu Enformatik Bölümü'nün beklentilerimi duymamasını temenni ederim. Sanırım iki dönem boyunca öğrencileri olacağım.

KTÜ Enformatik Bölümü'nün ECDL sertifikası veren bir kuruluş, hatta bölgesel bir kontrol merkezi olduğunu düşünürsek, ECDL eğitimleri ve sınavlarının dünya standartlarında olduğuna inanmamak olmaz, tıpkı WEB TASARIMI ve ORGANİZASYONU SERTİFİKA PROGRAMI ismiyle verdikleri eğitimin internet sayfasının dünya standartlarından çok uzak olduğuna inanmamamız gerektiği gibi. Anlaşılan henüz bölümde bu sertifikayı hak eden kimseler çıkmamış yada tüm AB ülkelerinde geçerliği ile övünen programın internet standartları ile pek işi yok.

Salı, Eylül 26, 2006

Bölüm Sekreterliğinden RSS Yayını

Belki bir hayal ama yakın bir zamanda gerçekleşmemesi için hiç bir sebep yok. İstediğim ise çok basit. Bölümün panosuna gereken duyuruları asma zahmetine katlanan sekreterler bundan daha kolay olan duyuruları bloglama işini neden yapmasın?

Yapılması gereken sadece bilgisayarda yazılan yazıyı kopyala ve yapıştır düğmeleri kullanarak ilgili bloğa aktarmak. M$'un yeni ofis paketi ile birlikte tek butonla bloglama yeniliğini duyuracağı düşünülürse işi iyice kısaltmak olası. Okulumuz zaten M$ müptelası.

İşin içine rahatlıkla sınıflara özel yayını katmak bile mümkün. Yapılması gereken yazıyı yayınlamadan önce bir de ilgili etikete tıklamak.

Ama iddasına bile girerim bu imkan bizim bölüme ben mezun olduğum gibi gelir.

Pazar, Eylül 24, 2006

My Name is Ferruh, Anti-Piracy Project

Nahnu.org'un yazısı sayesinde haberdar oldum. My Name is Ferruh, Anti-Piracy Project ne zamandan beri takip ettiğimi hatırlamadığım bir bilişim uzmanının, pek çoğuna ilginç hatta enayice gelecek, uygulaması.

Son zamanlarda nadir uğradığım sitelerden biriydi ferruh.mavituna.com ve böylesi bir hareket ile tekrar hatırlamam çok güzel oldu.

Bugün aleni bir şekilde bildiriyorum ki warez / korsan / kaçak herneyse yazılım, film, kitap vs. kullanımım inşallah sona ermiştir. Bunun yanında bugüne kadar kullandığım her türlü paralı, tescilli materyali satın alarak geri ödemeye başladım. Kaynak : F.Mavituna
...diyor. Sebep ise tamamen dini. Yani benim mümkün olduğunca korsan kullanmamaya karar verdiğim ilk zamanlardaki "Farklı şeyler de olmalı?" yaklaşımımdan bayağı uzak.

Bugün daha çok kısıtlanmış haklar ve özgürlük ilişkisini kafama taktığım için Mavituna'nın yaklaşımından uzak olduğumu düşünmüyorum. Kimsenin özgürlüğünü devretme ayrıcalığı olmadığına eminim.

Şimdi de bu fikrin amansız savunucularının ürettiği çelişkili taraftan bahsetmek isterdim ama sonuçta birilerini kırmak olabileceği için iyice kısa kesmek istiyorum. Şöyle söylemekte fayda var: Bir gün sırf iyiliğiniz ve Allah rızası için mistik öğütler duyarsanız, bu sefer siz de arkadaşınızın ofis paketinin kaç lira olduğunu sorun. Eğer fiyat konusunda fikri yoksa lütfen sadece söylediklerine itibar edin...

Sahtekarlıklar herkes tarafından yapılabilir olunca hak haline gelmez değil mi?

Cumartesi, Eylül 23, 2006

Pozitif PC - Eylül sayısı

Pozitif PC Eylül sayısı çıkmayacakmış. Barış ATASOY'un forumdaki yazısına göre artık pdf versiyon yerine arama motorları tarafından erişilebilirliği güçlendirilmiş yepyeni ve farklı bir site kullanılacak. Hazırlık aşamasındaki sistem henüz internete aktarılamadığı için erişmek mümkün değil ama tarayıcımı açtığımda ilk olarak girdiğim fazlamesai.net gibi bir sonuç umuyorum.

Yeni sitenin yayına girmesi için 2-3 hafta kadar beklemek gerekliymiş. Anladığım kadarıyla bunun ardından da yaklaşık 2 ay içerisinde daha etkileşimli başka bir sonuçla da karşımızda olacaklar.

Çarşamba, Eylül 20, 2006

Bandwidth Limit Exceeded

The server is temporarily unable to service your request due to the site owner reaching his/her bandwidth limit. Please try again later.
Daha önce de bahsettiğim gibi Pardus 1.1 Cebit2006 sürümü Pardus'un resmi sunucusu ve yansılarında yer tutmayınca arkadaşlar seferber olup kendi kısıtlı paylaşımlı web alanlarında sunmuşlardı. Ben ve birkaç arkadaş da bir kopyasını yansılamıştık. Ama ne yazık ki ilk kaynağımız aşırı kullanımdan trafik limitini aşmış. Elden pek bir şey gelmiyor. En iyisi kendi yansımı burada tekrar duyurmam olacak.

Pardus 1.1 Alpha 2 sürümünün betaya giden yolda topladığı güncellemeleriyle derlenen Cebit2006 özel sürümüne ulaşmak için iso ve md5 adresleri:
http://pardus.serkan.gen.tr/cebit2006/parduscebit.iso
http://pardus.serkan.gen.tr/cebit2006/parduscebit.iso.md5

Kimlere emanetiz biz!

Bilişim teknolojileri üstüne, samimi arkadaşlarımla olduğum zamanlar hariç, pek konuşmak istemem. Böylece sık şekilde başımı ağrıtacak teknik destek taleplerine boyun eğmek zorunda kalma olasılığım azalıyor. Bir de uzman olmadığımı ve olmayacağımı eklersek, uzaktan ahkam kesen dış kapının en dış mandalı gibi sırıtmak hoş değil tabi.

Ama bazen uyanık olduğuma bile inanmakta güçlük çekeceğim kadar olmadık durumlarla karşılaşıyorum. Ülkemin önemli üniversitelerinden birinde öğrenci olan ve bilişim üstüne lisans eğitiminin ilk yarısını henüz bitirmiş benden çok akıllı olduğuna (eskiden) emin olduğum bir lise arkadaşım olmadık bir konuyu savunmaya başlıyor.

Yazılım geliştirme işine eğlenceli bir hobi olmanın ötesinde eğilmemiş biri olarak bu saçmalığı nazik bir üslupla halletmenin yollarını aramak için elimden geleni yapıyorum ama tabi nafile. Hem haddime değil o ayrı.

Beni çıldırtan arkadaşın sohbetimiz sırasında ortaya attığı konu başlıkları:

  • Eğer bir yazılımının kodlarına ulaşabiliyorsanız güvensizdir.
  • Bir web uygulaması PHP ile yazılmışsa kolayca ele geçirilebilir çünkü sayfanın kaynağını görüntüleyerek PHP kodlarına ulaşabilirsiniz. Ama bu ASP.NET ile mümkün değil çünkü kod *derleniyor. Hatta eğer makine dili biliyorsanız ve çok uğraşırsanız onu da çözersiniz. Zaten crack işi böyle yapılır başka yol mu var?
  • Doğası itibariyle açık kaynak bir şifreleme algoritması yada geri dönüşsüz harman fonksiyonu mümkün olamaz. (Not: Zamanında çözemediğim integral sorularını bu arkadaşa sormuşluğum vardır!)
*derleniyor: Bu "derleme" işine sohbet sırasında eğilmek zorunda kaldım. Zira arkadaş derlemek ile "yorumlama" sözcüklerini karıştırıyordu. Düzeltmem üstüne C gibi dillerin derlendiği Python gibi dillerin ise yorumlandığı konusunda hemfikir olduk.

Artık yok efendim niye telekom altyapımız böyle, yada niye e-devlet=M$-devlet diye sızlanmayacağım. Buna da şükredeceğim ve bu arada buraya tıklamanızı tavsiye edeceğim.

Pazartesi, Eylül 18, 2006

GittiGidiyor.com

GittiGidiyor.com iyi bir açık arttırma sitesi. Ben de bir kere denemeye karar verdim. Bir yıl kadar önce yenilediğim anakartımın tümleşik ses kartı sayesinde fazlalığa çıkan eski sayılmayacak kartı açık arttırmaya sundum.

Talep ettiğim fiyattan şüphe duymama sebep olacak kadar erken, üç dört saat içinde, cevap geldi. Bir an "Yoksa güzelim ses kartımı meraktan heba mı ediyorum?" diye düşündüm. Halbuki zamanında satın alırken de bundan pek fazla ödememiştim. Doğru zamana denk gelmişim demek.

Ama asıl bundan öncesi vardı. Sisteme göre; ürünü satışa yada açık arttırmaya çıkarmak için servis sağlayıcıya kredi kartı ile ödeme yapmanız gerekiyor. Bu bedel fiyata göre değişiyor ve benimki için 35 kuruş olarak belirlenmişti. Ödemeyi yapmaya karar verdim. Kredi kartı bilgilerimi vermem gereken sayfaya geçtim. Formu doldurup onayladım. Ama karşımdaki işlemin tamamlandığına dair bir sayfa değil, erişim hatasıydı.

Böyle durumlarda işlemin yapılmış olmasına rağmen sonuç sayfalarının gösterilememiş olması olasıdır. Bilgileri verdikten sonra banka ile iletişim kurulmalı bilgiler ve limit doğrulanmalı. Kart limitinden bir miktar siteye tahsis edilmeli ve sonuç sayfasına geçilmelidir. Bu arada zaman aşımı hatası ile karşılaşmamak için de dua etmekten fazlası pek mümkün değildir.

Bundan habersizken aynı olayla daha pahalı bir ürünü satın almam sırasında karşılaşmıştım. Tekrar alışveriş yapmış ve yanlışlıkla iki misli ödemiştim. Tahmin edilebileceği gibi çözülmesi en kolay sorunlardan. Çünkü herşeyin kaydı her iki tarafta da tutuluyor. Satıcıya bilgi verirsiniz ikinci siparişiniz iptal edilir. İlk deneyimimde paniğe kapılmamın sebebi sitenin yabancı bir altyapı kullanıyor olmasından kaynaklanmıştı. Ancak tahmin ettiğimden daha kolay çözülmüştü. Sonuçta herşey satıcının elindeydi.

GittiGidiyor.com alışverişi sırasında aynı hataya düşmemek için hata mesajı yanda dururken site içerisinde gezintiye başladım. Yardım sayfaları dışında hiç bir bölüme ulaşmanın kolay olmadığı sitede girmediğim yer kalmadı diye tahmin ediyorum. Ama listeleme hakkı satın aldığıma dair en ufak bir bilgi kırıntısına rastlamadım. Hatta işlemin gerekleşmediğine yeterince ikna oldum ki bilgileri tekrar vermem gerektiğini düşündüm. Öyle de yaptım.

Aynı gün banka hesabımı kontrol ettiğimde GittiGidiyor.com için 70 kuruş ayrıldığını gördüm. Henüz site tarafından onaylama gerçekleşmediği için çekim yapılmamıştı ve bir an önce müşteri hizmetlerine durumu bildirdim. Sonuçta 35 kuruş da olsa para paradır.

Kısa sürede özür dilediklerine dair bir ileti ile bilgilendirildim. Çözüm bir daha ki listelememi ücretsiz sağlamaları şeklinde gerçekleşecekmiş. Teşekkür ettim. Daha önceki deneyimimde ödemenin iptali mümkün olmuştu. Sanırım bu sefer birlikte çalıştıkları banka bunun için imkan sağlamıyordu. Bu anlayışla karşılanabilir. Tabi anlayışta en büyük etken kaybedilen bedelin sadece 35 kuruş olması.

Aslında daha önce karşılaştığım bu duruma ikinci kez düşmemeli ve yeterince beklemeli miydim? Ürün onaydan geçip listelenince sorun kalmayacaktı. Ama alışveriş güvenliğini bu kadar önemseyen GittiGidiyor.com her adımı kullanıcı tarafından erişilebilir kılamaz mıydı? En azından işlem hakkında beni bilgilendiremez miydi?

GittiGidiyor.com iyi bir site. Belki bu iş için en iyi yer. Satacak bir şeyim olsa yine oraya giderim (zaten bir bedava hakkım var :) ) Ancak bir tavsiyem var. Siteye girin, üye olun ve gezinin. İstediğiniz sayfaya birkaç deneme yapmadan ulaşabiliyor musunuz?

Bence sitenin erişilebilirlik açısından kat etmesi gereken biraz yol kalmış. Ayrıca tüm alışveriş sitelerine naçizane bir tavsiye: Ne olur ödeme sayfalarınızı asenkron bir iletişim altyapısı ile güçlendirin.

Cumartesi, Eylül 16, 2006

Katıla Katıla Güldüren ADSL

E-kolay, SmileADSL diye yeniden isimlendirdiği ADSL hizmetini CeBIT'de duyurmuş. Bunu fuarın son CNNTURK yayınından öğrenmiştim. Türkiye'de neşeli bir internet devrimini hedefleyen bu ürün hakkında ayrıntılı bilgi edinmeye ancak fırsatım oldu.

Hürriyet'in sitesindeki habere göre E-kolay'ın Türk Telekom tarafından sağlanan kotalı ADSL hizmetini hediyelerle daha albenili hale getirmesi gibi bir durum olduğu anlaşılabilir. Haliyle ilk defa ADSL kullanmaya başlayacak kimseleri hedef kitlesi olarak kabul etmiş bir kampanya.

E-kolay'ın TTnet altyapısını kullanan bir bayi olduğu düşünülürse aslında fiyatta ve bağlantı imanlarında oynama yapmanın pek mümkün olmadığı ortada. Bunun üstüne katma değerli servisleri ön plana çıkaran şirket Skype, kablosuz modem, kulaklık gibi hediyelere yönelmiş. Geniş ortaklık ağı sayesinde ürünün kar ettirmesi tabi ki olası ama biz bununla ilgilenmiyoruz.

Umrumuzda olan neşeli devrimin aslında işe yarar değil de komik olduğu için bizi güldürmesi. Hatta işin içine kulağa hiç de hoş gelmeyen ama iftira sayılabileceği için burada yorum yapamayacağım ADSL protestosu ile ilişkilendirmesi var ki biz yine evimizde oturup umursamaz tavrımızı takınalım daha iyi. Bundan iyisini hak ediyor muyuz sanki? 3GB fazlasıyla yeter her MSN (şey yani internet) kullanıcısına.

Hiç bir farklılık içermediği için ürünü ve söylendileri bir kenara bırakıp CeBIT'e özel promosyonuna göz atmak için yine Hürriyet'in haberine göz atıyoruz.

Smile ADSL ayrıca CeBIT’te de özel bir fırsatla ziyaretçilere sunuluyor. CeBIT’teki DOL standına gelerek 29 YTL’lik pakete başvuran kullanıcılara, 15” CRT monitörlü minicom bilgisayar hediye ediliyor. Bir bilgisayardan beklenen her şeyi içinde barındıran, darbelere karşı dayanıklı olan ve tozlanmayan minicom, özellikle çocukları bilgisayar ve İnternet’le tanıştırıyor.

Minicom projeini hatırlarsınız. İçerisine M$'un iyice taşınabilir cihazlar için ürettiği Windows CE ile gelen, fabrika ayarlarına dönülebilmesi gibi komik özellikleri bulunan, yani kullanmaya mahkum olduğunuz bir cep telefonu işletim sistemi ile çalışan DOL'un CeBIT 2005 dehası.

Anlaşılan çok satmış.

Cuma, Eylül 15, 2006

Göl İnsanları

Göl İnsanları'nda insanın fiziksel, sosyal ve düşünsel evriminin bir kesiti anlatılmakta. 2,5 milyon yıl önce yaşayan atalarımızın yaygın kanının tersine barışçıl varlıklar olduklarını öne süren bu kitap, insanlığın geçmişini, bugününü ve geleceğini merak eden herkesin ilgini çekecektir.

Alıntı Kaynağı: TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları 53

Yukarıda arka kapak yazısından alıntı yaptığım Göl İnsanları ön yargısız değerlendiriliği taktirde bilimsel yöntem hakkında ciddi fikirler edinilmesine fırsat tanıyabilecek bir eser. İçerisinde ilk insanlardan, kadının özgürleşme ihtiyacına kadar pek çok öğe barındıran kitabın en baskın özelliği bilimsel araştırma süreçlerinin ne tür bir uğraş olduğunu net bir şekilde ifade edebilmesi.

Okuyucu tarafından ilk etapta fark edilmese bile, bilimcinin hak ettiği saygınlığı hissettirmeden özümsetiyor. Günümüzün üstüne çokça dogmatik yorum yapılmış konularından birini ele alırken, bilimin nasıl da dogmalardan uzak olduğunu kanıtlarcasına, süreç içerisinde doğruluğundan neredeyse tamamiyle emin olunabilmiş hipotezlerin yeniden düzenlenişlerini gözler önüne seriyor.

Alışkanlıkların aksine neden "avcı-toplayıcı" yerine "toplayıcı-avcı" sözcük ikilisinin kullanıldığının anlattığı kısım üstünden birkaç kez geçmek isteyebileceğim kadar güzel ele alınmış.

Çarşamba, Eylül 13, 2006

Pardus Cebit2006

Pardus 1.1 Alpha 2'nin Cebit2006 için betaya doğru giderken topladığı güncellemeleri içeren sürümü fuarda dağıtılmış. Haliyle bu sürüm bizim gibi kotalı kullanıcıları memnun edecek cinsten olduğu için ele geçirenlerden biri de hemen internete atmış. Hatta bayağı da yansılayan olmuş bir bakın isterseniz.

Salı, Eylül 12, 2006

Korsan

Hatırlıyorum da sanırım Kanal D'nin bir organizasyonu olarak medya devlerinden temsilciler bir yada iki sene önce ekranlarımızda gelecekten bahsetmişlerdi. Orada o engin fikirlerini bizlere bahşeden gurular bir gün internet içeriğinin de paralı olacağını müjdelemişlerdi.

Ben de içimden "Allah Allah becerebilecekler mi acaba?" diye düşünür olmuştum. Tamam Sayısal Kısıtlama Yönetimi (DRM) diye, bu iş için M$ tarafından üretilmiş altyapılar yok değil ama tutacağını kim garanti edebilir.

Bugün PozitifPC forumunda bir arkadaş bedavaya dağıtılanın kaybettiği değerden bahsetmiş. Sanırım karizmalarıyla söze gerek bırakmayan bu gurular da aynı fikirde. Neyse...

Anlaşılan yeterince gurumamışlar ki merkesi sunucuların kullanılması zorunlu olmayan bir dünyada insanlığın yapabilecekleri göz ardı edilmiş. Örneğin üreticisi isterse dünyanın en büyük sohbet ağını paralı yapsın, herkesin Jabber ile kendi yerel ağına dahil olmayanlarla bile iletişim kurabileceği bilinir. Bu da MSN'nin neden hala ücretsiz olduğunun ve böyle kalacağının açıklamasıdır. İnternet kullanımı biraz olsun eskilere dayananlar ICQ zamanlarında bu servisin ücretli olacağına dair efsaneleri hatırlarlar. O zamanlar o kadar önemsediğiniz bu haber şimidi ne kadar umrunuzda.

Elbet biri gelip CNN yada MSNBC'yi ancak kayıtlı ve ücretli kullanıcıların içerik alabileceği hale getirebilir. Ama kim Slashdot yada fazlamesai'ye bunu yapabilir?

Sonunda olan olur ve işler böyle gittikçe ağın her zaman en büyük olacak oyuncusu korsan yolunu bulur.

Peki ya işler değişirse ve yıllardır GNU'nun yaptığını, benzer bir yolla dev bir müzik şirketi yaparsa. İşte o zaman korsan aç kalmamak için bir yola ihtiyaç duyar. Arama motorları "mp3'ü benden indirin" diye her türlü arama sonucuna çomak sokan sitelerden kurtulur. Gerçek üreticiyi, tüketici ile buluşturanlar da en sonunda yenilmez sanılan korsanı bir daha ayağa kalkamayacak şekilde yere serer.

Peki nasıl para kazanacaklar diye soran yoktur herhalde. En sevdiğiniz diziyi seyretmek için abonelik ücreti ödemiyorsunuz değil mi?

Değişmez kuralı unutmayın bedava bir ürünün korsanı olamaz :)

Pazartesi, Eylül 11, 2006

Suistimal Edilmek İçin Çok Erken

Gönüllü Pardus CD Temini çalışması için özel bir e-posta adresi ayarlayıp Trabzon'dan gelecek isteklere cevap verebileceğimi duyurmuştum. Listeye ismimi ve adresimi eklememin üstünden bir hafta ya geçti ya geçmedi, spam robotlarına karşı korunan adresim, anlaşılan zihinsel eksiklikleri belirgin robotlar tarafından elde edildi. Tabi Pardus-Wiki'deki de değerli de bir sayfa, orada belirtilen adresler belki birine bir faydamız dokunur diye günde üç-dört defa kontrolden geçiyor.

Biri orada yayınlanan adresime, bir kopyası da tekrar kendine dönecek şekilde, "PC Başında Ek Gelir" başılıklı elektronik mektup yolluyor. Hatta bu iş için kendisiyle e-posta yoluyla iletişim kurmamı bekliyor.

Söz konusu mektubun içeriğine hiç değinmeden bile söylemekte güçlük çekmediğim bir şey var; "Kendini akıllı zanneden ne çok kişi var bu dünyada..."

Pazar, Eylül 10, 2006

3 adet edubuntu 6.06 LTS CD'si

Elimde Canonical tarafından yollanmış 3 adet edubuntu 6.06 LTS CD'si var. Eğer uluslararası posta ile ulaştırılmasını bekleyecek vaktiniz yoksa benden alabilirsiniz. Trabzon dışına kargolamak gerekeceğinde kago masrafı size ait tabi :)

İstek için bu yazıya yorum bırakabilirsiniz.

Pazartesi, Eylül 04, 2006

DreamHost Panel'i

Bilen bilir bir kaç aydır Acemi Blogcu'nun tavsiyesi ile DreamHost kullanıyorum. Kendimi daha önce hiç bu kadar rahat ve ferah hissetmediğimden de her fırsatta arkadaşlara bu firmayı tavsiye etmekten geri kalmıyorum. Ama bazen beni gıcık eden bir sorunla karşılaşıyorum.

Anasayfasındaki LOG IN butonuna basılarak girilen panel kimi zaten saatlerce ulaşılamaz oluyor. Butona basıp öyle saatlerce bekliyorsunuz. Tarayıcıdan yada bağlantıdan zannedip farklı yollara başvurabilir mesela başka tarayıcılar, bilgisayarlar, hatta internet hatları deneyebilirsiniz. Nafile...

Sunucuların durumunu belirten özel bloglarında ise konuyla ilgili en ufak bir bilgi bulunmuyor. (Düzeltme: Bu cümlemle ilgili olarak yazıya yapılmış yorumlara göz atıp konu ile ilgili Ali'nin yapmış olduğu düzeltmeyi dikkate alınız.)

Ama tabi ne olursa olsun bu durum, DreamHost'un şimdiye kadar karşılaştığım en iyi servis olduğu gerçeğini değiştirmiyor.

Cumartesi, Eylül 02, 2006

Playstation 3'ler Tıp İçin Birleşiyor

Playstation 3'ler Tıp İçin Birleşiyor

Peki kaç kişi böyle bir işi önemseyip cihazına bu yazılımı kuracak? NTV'nin haberine göre yazılım varsayılan olarak kurulu gelmiyor. Eğer zaten kurulu olsa ve işin başında çalışsın mı, çalışmasın mı diye sorsa anlarım Sony'nin desteğini. Burada Folding@Home projesinin Sony'nin işletim sistemi için çıkardığı özelleşmiş bir sürümden farklı bir şey göremiyorum. Sony isterse ürünün anasayfasından reklam yapsın. Bilişim sistemlerinin baş belası hurafeleri (ne kadar program kurar ve diski ne kadar doldurursan o kadar yavaşlar) iş başında olacak. Hele hele bir de performanstan ödün veriyor gibi gözükmek var ortada.

Böyle reklam sloganları üretmesine yardımcı olduğu için Folding@Home, Sony'yi destekliyor gibi gözüküyor. Yada arada harika bir ortak yaşam ilişkisi doğuyor. Her ikisi de böylece git gide ünleniyor! Tabi işin bilime katkı tarafına diyecek yok, söylentiden rahatsız değilim. Nede olsa yalansız.

Epey zamandır bilgisayar işlemcimin boş zamanlarını bu projeye bağışlıyordum ve hazırda kurmuş olduğum bir takım bile var. Katılmak isterseniz ismi numarası "49989".

Bir kullanıcı adı belirleyin. Takım seçmezseniz varsayılan olarak "0" numaralı takımın üyesi olacaksınız. Her isteyen yeni bir takım oluşturabiliyor.

Cumartesi, Ağustos 26, 2006

Nefes Kesen Evler

Günlerdir beynimi içten içe yiyormuş gibi çalışan delici seslerinin artırdığı sinirden olsa gerek, kendimi hiç olmadığım kadar doğa sever bulmaya başladım. Aslında teorik bilgilerini zora gelmeden kullanmaya yeltenmeyen biri olarak, bizim mahallenin içine girmeden yeşil soykırımına seyirci kalmayı, yandan da üzülür gibi yapmayı en yegane davranış olarak seçmiştim.

Ama şimdi iş biraz değişik. Çünkü olan bu sefer doğrudan bana oluyor. Her sabah uyandığımda gördüklerim beni biraz da olsa incitiyor. Tamam, kendimi gözümün önünde yok olan ağaçların yerine koyacak kadar duygusal (yada başka bir bakış açısı ile "saf") değilim ama artık canımın bu yaz günü balkonda kahvaltı etmek istemediği bir gerçek. Görüntü mideme dokunuyor.

Hele hele bugün henüz bir kısmı yok edilebilmiş bu bölgenin ilk halini biraz olsun hatırlayan biri olarak aklıma getirdiklerim... Bundan sonrasına ilişkin neler olabileceğine dair tahminlerim ve çok daha kötüsü gerçek projelerden temellenmiş duyumlarım!

Bunları kabul edilebilir buluyorum farz edelim. Peki ilk zamanlarda aklı başında olup da buralara sırf şehirden uzak ama ulaşıma elverişli diye tonlarca para döken yüzlerce büyük -kemale ermiş insan- nasıl oluyor da evlerin hemen oracığından geçmesi olası yolun, kendilerini pahalı gayrimenkul sahibi edeceğini hesaplamaya koyuluyor? Önlerine şimdiden dikilmekte olan gökdelenleri görmeyi tercih etmediklerini düşünüyorum ki biraz olsun fikir yürütmeye yetenekli oldukları kanısına varabileyim.

Sonunda neler olacağını bu küçük aklımla bile kestirebiliyorum. Birileri orada burada görüp daha DOĞAL bulduğu için evinin dış boyasını YEŞİL seçmenin peşine düşecek. Birileri günün birinde marifetmiş gibi bölgenin dönem yerel siyasilerince nasıl ihya edildiğini anlatacak. Birileri de sanki o yıllarda buralarda yaşamamışlar gibi "ah vah" edecekler.

Sakalımız yok ki sözümüz geçsin...

Perşembe, Ağustos 24, 2006

Linux Çekirdeği 15 Yaşında

25 Ağustos 2006'da Linux çekirdeği 15 yaşında. Ben de yaklaşık 6 yıldır kendisiyle tanıştığımı söyleyebilirim. Zaten bilgisayar kullanmaya başlamam 99 senesine dayanıyor ki sanırım bir sonraki yılın yazında duydum ilk kez GNU/Linux'u.

Tanışmış olmak derken tabi ki; sadece ondan haberdar olup yüksek bir merakla haberlerini takip etmekten ve zaman zaman becerebildiğim ölçüde ikinci bir işletim sistemi olarak kullanır gibi yapmaktan bahsediyorum.

Bunun bir (yarım) adım ötesine ancak 2004'te geçebildim ki o zaman da daha işlevsel denemelerle SuSE ve Mandrake deneyimlerim oluşmaya başladı. Bu durumdaki birine de GNU/Linux kullanıcısı denemezdi.

2005'e gelindiğinde ben artık ön tanımlı işletim sistemi olarak Ubuntu GNU/Linux kullanan ama yine de Windows'u eksik etmeyen biri oluverdim. Bu olaya diğer bir etken olarak katkıda bulunan; rahatlayan internet bağlantımın varlığını da eklemek gerek.

Şimdi takvim 2006'yı gösteriyor ve bir süredir bilgisayarımda ki tek işletim sistemi Uludağ/Pardus. Bir geliştirici değilim ama 1.1alpha2'yi kararlılık derdini umursamadan kullanıyorum. Sanırım epey zamandır bastırdığım geliştiricilik nefsimi bu şekilde tatmin ediyorum.

Açıkçası zaman hızla ilerlerken henüz bu dünyaya, bırakın geliştiriciliği, yerelleştirici olarak bile katkı sağlayacak kararlılığı gösteremediğim için kendimi yürekten alkışlıyorum. En azından 6 yıla özgürleşebilmişim ya bravo bana.

Daha genel bir bakış ile; üniversite öncesi dönemde bu yeni şeyin ne olduğunu merak eden hevesli bir çocuk, üniversitenin ilk iki yılında ise artık bu nimeti kullanmaya başlamış bir bilgisayar okur yazarı olarak tanımlayabilirim kendimi.

Böylesi uzun bu ilk dönem bana biraz da evlilik öncesi özellikle uzatılan nişan dönemlerini hatırlattı. Henüz tecrübe etmediğim için başkalarının fikirlerine dayanarak söylüyorum ki bu da eşler arasında daha iyi bir bağ oluşmasına yol açıyormuş. Darısı başımıza :)

Cuma, Ağustos 04, 2006

Bir e-dergi; PozitifPC

Daha önce e-Lapis'i okurken hayretler içinde kamıştım. Özgür yazılım dünyasında binlerce yazılımın benzer şekilde dağıtıldığını ve bunun çok normal olduğunu bilmeme rağmen böylesi bir Türkçe ücretsiz e-derginin ikinci sayısının bile çıkmayacağını düşünmüştüm. Malum okuma yazma bilen ama okur yazar olmayan insanlarız.

Şimdi bir de bakın PozitifPC nasıl çıktı karşıma...

Daha önce yaşamadığım kadar yorucu 5-6 aylık bir dönemin ardından tam köye gidecekken bilgisayarıma okuyacak bir şeyler depolamak istedim. O arada fazlamesai.net'e bakıyordum ki PozitifPC ile karşılaştım. Sadece indirdim dosyaları. Ne tesadüf köye çıkarken sıkılırım diye dergi alacak param da kalmamıştı. Yanımda bir kaç kitap ve içinde PozitifPC sayıları dolu bir bilgisayar...

Gelin de bunun bir ölüm iyiliği olduğunu düşünmeyin. Ben Mart 2000 ve Kasım 2005 arasında her ay en az bir bilgisayar dergisi okumuş biriyim. 2006'nın bereketinden olsa gerek çok yoğunluk beni biraz başka işlere mahkum etti ki (tek makale okuyamadım) başımı kaldırınca böyle bir ödül; ilahi adalet olsa gerek.

PozitifPC özellikle özgür yazılım dünyası ile iç içe ama sadece onunla alakalı olmayan gerçek bir dergi. Ama anladığım kadarı ile pek fazla okur çıkaramayan bizler onu epeyce yanlız bırakmışız. Hatta son sayılar zar zor hazırlanmış. Ama tabi kafa karıştırmamakta fayda var. Zorluk bu işe tam zamanlı olarak (hatta daha fazla) mesai ayırmalarından. Yani PozitifPC diğer dergiler gibi gerçek bir iş.

Hal böyle olunca eğer bu işten para kazanamıyorsanız bir şekilde başka işler yapmalı, ardından gönüllü işinize geri dönmelisiniz. Bu ise PozitifPC'nin yayın mantığına pek uygun düşmüyor. Yani eğer gerçek bir dergi çıkarmak istiyorsanız bu işle ilgilenecek bilgili bir kısım yazar kadrosuna ve yine tam zamanlı olarak bu işle uğraşan düzenleyicilere ihtiyacınız var. Yada başka bir yol... Kaliteyi düşürmek.

Pozitif ekibi kalite düşürmeyi yada bir sonraki sayının ne zaman çıkacağı belli olmayan bir dergiyi yayınlamayı kabul edebilecek bir topluluk değil. Her şeye rağmen imkanların azlığı doğrultusunda gerekirse sayfa sayısını azaltarak niteliği düşürmeden yayın yapma kararlılığındalar.

Ancak yine de bir şeyler yapmak gerek. Onlara donanım dağıtıcılarından yada sözde GNU/Linux destekçilerinden pek fayda yok gibi. Aslında onlara sağlanmayanlar biraz da bizlere sağlanmayanlar gibi... Derginin kendisi ve sitesinde yayınlanan özgür yazılım projeleri bunun en büyük kanıtı.

Yapabileceğimiz; en azından okumak ve forumlarını etkin bir şekilde kullanmak. Yani faydalanmak.

Adres: www.pozitifpc.com

Umarım bir gün reklam verenler böylesi bir e-dergiye reklam vermenin ne demek olduğunu akıl ettiklerinde vakit çok geç olmaz...